8 Mart’ın Türkiye’si!
Fotoğrafta ne var?
16 Temmuz 1998’de Hizbullah tarafından Mersin’de kaçırılan, 21 Ocak 2000 tarihinde işkence edildikten sonra, Konya Meram’daki bir villanın bodrumunda cansız bedenine ulaşılan Konca Kuriş, geride kalan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün ismi anılanları arasındaydı !
Sadece o mu ?
Fahriye Mordeniz, Zozan Eren, Neslihan Uslu ve daha niceleri..
UNUTULMADINIZ diye bağırılsa da, her biri, kendi ölümünün karanlığında koca bir soru işareti hala !
Bana yazan kadınlar var, bugün bu sayfada, ki önce onlar konuşsun istiyorum… Ardından, her zaman olduğu gibi biz NOKTA diyelim, eldeki Türkiye fotoğrafının MOR çerveli, yara bere içindeki haline…
O zaman, ilk mesajımızla başlayalım…
“Çok ismi andık, bir çok şehirde ! Çok ismin hikayesini paylaştık, o gün içinde ! Ama hepsi bir yana, bir kişide durdum ben… Niye mi ? Hizbullah’ın kanlı geçmişinin kurbanları arasında yer alan Konca Kuriş’in katilleri için açık açık avukatlık yapma cesareti gösterebilenler, bugün bu ülkenin başkentinde, halkın meclisinde, hem de Milletvekili dokunulmazlığının zırhı altında, ki daha komiği de, devlet korumasında ! Hizbullah’ın terör örgütü sayıldığı bir ülkede, canice katledilen bir kadının katillerini savunanlar, bugün TBMM çatısı altında !
Bizler o yüzden, her 8 Mart’ta aynı şeyi haykırıyoruz…
‘Kadın cinayetleri politiktir’ !
Ben, bir kadın olarak, beni yönetenlerin meclisinde, hemcinsimi öldürenleri savunanların olduğunu bile bile, kendimi nasıl olur da güvende hissederim ? Bu adamlar, bizlerin katillerini savunurken oradalar ! Ama bizler, kadın hakları için yürüdüğümüzde gözaltına alınıyoruz ! Bizler, haklarımızı savunduğumuzda, toplum güvenliğine tehdit olarak gösteriliyoruz ! Ama onlar, bir terör örgütünü savuna savuna TBMM’ye kadar ilerleyebildiler ! Ve bu adamlar, insan haklarını, kadın haklarını konuşuyor ! Aklınız alabiliyor mu ?
Ben, ne vitrin camı indiriyorum, ne de elimde taş, polise ya da insanlara zarar veriyorum ! Ben, kadınım ! Boşanmış bir kadınım ! Eşi için defalarca uzaklaştırma kararı aldırtan biriyim ! Yalnız kadınlar, biz boşanmış kadınlar, büyüyen genç kızlar, hepimiz ! Korkuyoruz… Hizbullah tarafından Mersin’de kaçırılan ve işkenceyle öldürülen bir kadının katillerini savunanların Ankara’da olduğunu, halkın temsilcisi sıfatını taşıdıklarını bilirken hele ki…”
Haklı !
Konca Kuriş ismi, son seçimlerle beraber Ankara’ya taşınan Hizbullah savunucuları üzerinden çok konuşuldu… Kadınlar, Hizbullah’ın vahşice öldürdüğü Konca Kuriş üzerinden, dün de bugün de hep aynı soruyu sordu !
Katili savunmak, ne zamandır hukukun sessiz kaldığı bir durum oldu ?
Evet, şimdi sıra diğer mesajımızda…
“Erkek egemen sistemin her daim günahkar ilan ettiği bir ülkede, öldürülen kadınları anan ve haklarını savunan bizler, ‘korkmuyoruz, susmuyoruz’ ama… Endişeliyiz ! Bugün, en demokratik geçinen sol partilerde bile kadın kotası var ! En olmamız gereken yerlerde bile kendimize nefes alanı yaratamıyoruz ! Seneler içinde artan bu kotanın rakamlarıyla halay çeken kadınları da anlamıyorum… Yokluğun içinde BUNA DA ŞÜKÜR diyen yoksul vatandaşlar gibi hepsi de ! Oysa ki, yerel seçimlerde oy kullanacak kadın seçmenlerin oranı yüzde 50,9’la erkek seçmenleri geçerken, yani asıl güçlü bizken, adaylara bakın bir de ! Yokuz ! Varız, ama yokuz ! Bence, olamadığımız yerleri konuşmak yerine, en olmamız gereken yerde bile kotalarla sıkıştırılan yaşam alanlarımızı konuşmalıyız…”
2023 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde 146 ülke arasında 129’uncu sırada yer alan Türkiye için eldekini alkışlayan çok olmasına çok da, diyen de haklı !
Kadına KOTA ile özgürlük verenler, aslında benzer bir erkek sansürünü, ama bu defa göze hoş gelecek şekilde sunuyor ! Anlayacağınız, erkek egemen sistemin geleneksel sağ kesimi zaten bu konuda yokları oynarken, sol da ona verilen pası usulca taca atmayı tercih ediyor. Tabi elde DEM gibi, kadınları erkeklerle yan yana yönetime getirenler de yok değil ama… Yetmiyor ! Eldeki hala İSTİSNA kalıyor !
Ve son mesajımız…
“Kocası, kardeşi, sevgilisi, akrabası ya da sözde bir seveni tarafından öldürülen nice kadın var, şu ana kadar belki ismi bile anılmamış ! Niye bu kadar çok şiddete uğruyor, niye hunharca öldürülüyoruz sahi ? Bir tanesini izlemiştim TV’de ! ‘Yaşamak istiyorum’ demişti, onu gittiği her şehirde takip eden ve ölümle tehdit eden eski kocası için ! Yıl, 2024 ve biz hala bu korkuyu izliyoruz… Utansak mı, diyeceğim de ! Konca Kuriş’in katillerini açık açık savunanların Milletvekili olabildiği bir ülkede, bu da kalmadı…”
Sanırım NOKTAmız bu…
UTANMAMIZ KALMADI !